HZ ÖMER'İN HAYATI HARİTA VE FOTOĞRAFLARLA

Peygamberimizden 13 yaş küçük.İslamiyetin 6. yılında  33 yaşında Müslüman oldu.40. müslümandır.Hz. Ebu Bekir tarafından yerine  halife seçilmiştir.Hilafeti 10 yıl 2 ay sürmüştür.63  yaşında şehit edilmiştir.

HİCRETİ
 Islâm tebliginin yeni bir veche kazanmasi için Medine'ye hicret emrolundugu zaman müslümanlar Mekke'den gizlice Medine'ye göç etmeye basladiklarinda, Hz. Ömer, gizlenme ihtiyaci duymamisti. Ömer (r.a), beraberinde yirmi arkadasi oldugu halde Medine'ye dogru yola çikmisti. Hz. Ali (r.a) onun hicretini su sekilde anlatmaktadir: "Ömer'den baska gizlenmeden hicret eden hiç bir kimseyi bilmiyorum. O, hicrete hazirlandiginda kilicini kusandi, yayini omuzuna takti, eline oklarini aldi ve Kâ'be'ye gitti. Kureys'in ileri gelenleri Kâ'be'nin avlusunda oturmakta idiler. O, Kâ'be'yi yedi defa tavaf ettikten sonra, Makâm-i ibrahim'de iki rek'at namaz kildi. Halka halka oturan müsrikleri tek tek dolasti ve onlara; "Yüzler pislesti. Kim anasini evladsiz, çocuklarini yetim, karisini dul birakmak istiyorsa su vadide beni takip etsin" dedi. Onlardan hiç biri onu engellemeye cesaret edemedi.

HALİFE OLUŞU
Hz. Ebû Bekir (r.a) vefat edecegini anladiginda, Hz. Ömer'i kendisine halef tayin etmeyi düsünmüs ve bu düsüncesini açiklayarak bazi sahabilerle istisarelerde bulunmustu. Herkes Ömer (r.a)'in fazilet ve üstünlügünü kabul etmekle beraber, onu bu is için biraz sert mizacli buluyorlardi. Hatta Talha (r.a) ve diger bazi sahabiler ona; "Rabbin seni Ömer'i hafife tayin ettiginden dolayi sorgularsa ona ne cevap vereceksin? Bilirsin ki Ömer oldukça sert bir kimsedir" demislerdi. Hz. Ebû Bekir onlara; "Derim ki: Allahim! Kullarinin en iyisini onlara halife yaptim" karsiligini vermisti. Sonra da Hz. Osman'i çagirarak bir kâgida Hz. Ömer'i halife tayin ettigini yazdirdi. Kâgit katlanip mühürlendikten sonra, Hz. Osman disari çikarak insanlardan kâgitta yazili olan kimseye bey'at edilmesini istedi. Oradakilerin bey'at etmesiyle Hz. Ömer'in II. Rasid halife olarak is basina gelisi gerçeklesmis oldu


ÖLÜMÜ
Bir namaz esnasında Muğîre b. Şu'benin Mecusî kölesi Ebû Lulu elinde iki taraflı bir bıçak ile fırladı. Kimin yanından geçtiyse, onu bıçakladı. Tam on üç kişiyi yaraladı. Onlardan dokuzu öldü. Bir rivayette yedi kişi öldü.

...Vu­rulduğu sabah ben Mescid'de saff içinde dikeliyordum. Benimle Umer arasında Abdullah ibn Abbâs bulunuyordu. Umer'in âdeti iki saff arasından geçerken "Saffları düzeltiniz" diye emreder, nihayet saff-larda imtizâmsızlık görmeyince mihraba geçer, iftitâh tekbîrini alır­dı. Cemâatin toplanması için ekseriya ilk rek'atte Yûsuf Sûresi'ni yâhud en-Nahl Sûresi'ni yâhud da bunlara benzer uzunlukta bir sûre okurdu. O sabah da bu suretle mihraba geçip tekbîr aldı. Müteaki­ben ben Umer'in:
— "Köpek beni öldürdü (yâhud köpek beni yedi)" dediğini işit­tim.
O anda (Ebû Lû'lû Fîrûz denilen mecûsî) bir Acem genci Umer'i hançerlemişti ve elinde iki yüzlü bir hançerle kaçmaya ve geçtiği saf f-larda sağlı sollu râsf geldiği kimseleri vurmaya başlamıştı. Nihayet bu suretle onüç kimseyi hançerledi. Bunlardan yedisi öldü. Bu kanlı vaziyeti gören müslümânlardan birisi borus denilen geniş başlığını cânînin boynuna atıp geçirdi. Kâfir köle yakalandığını anlayınca ken­dini hançerleyerek intihar etti...Buhari,sahabelerin faziletleri:8
Not:Bu anlatım çok detaylıdır ve  Halife Osman'ın seçilişine kadarki dönemi anlatmaktadır.


Ağır yaralı evde yatarken ashâb-ı kirâm, Hz. Ömer'e 'Ey müzminlerin emîri! Vasiyet et ve yerine halife bırak!' dediler.
Hz. Ömer 'Bu işe şu kişiler ki Hz. Peygamber onlardan razı olduğu halde vefat etmiştir onlardan daha müstehak olanını bilmiyorum dedikten sonra Hz. Ali'nin, Hz. Osman'ın, Hz. Zübeyr'in Hz. Talha'nın, Hz. Sa'd ve Hz. Abdurrahman'ın ismini söyledi ve dedi ki: 'Abdullah b. Ömer de sizinle beraber hazır bulunacaktır. Fakat onun halifelikte hakkı yoktur. Eğer emîrlik Sa'd'a (İbn Vakkas) isabet ederse ne mutlu! Aksi takdirde hanginiz emir olursa Sa'd'ın fikrinden istifade etsin; zirâ, Sa'd'ı (Küfe valiliğinden) acizlikten veya hiyanetten ötürü azletmiş değilim'.
Hz. Ömer ölmeden önce  peygamberimizin yanına gömülmek için Aişe’den izin istedi. Bunun üzerine Hz. Aişe 'Ben o yeri kendi kendim için ayırmıştım. Fakat bugün Ömer'i nefsime tercih edeceğim' dedi.
Öldüğünde Hz. Ömer'in borcunu hesapladılar. 86.000 dirhem veya ona yakın bir meblağ olduğu anlaşıldı.










EŞ VE ÇOCUKLARI:

1) İslam öncesi döneminde Osman b. Maz’un’un kız kardeşi Zeynep bint-i Maz’un ile evlenmişti.
Bu hanımdan üç çocuğu oldu: Abdullah, Hafsa ve Abdurrahman. Abdullah b. Ömer


2) Mekke’de İslam öncesi dönemde, Cervel kızı Müleyke / Melike ile de evlenmişti. Bu kadın Ümmü Gülsüm olarak da bilinir. Melike, oğlu Übeydullah’ın annesiydi.
Hz. Ömer (ra) hicret edince bu müşrik hanım Mekke’de kaldı. Dah sonra bu hanımını boşadı ve ondan ayrıldı. Ondan sonra bu hanımla, Mekke’de Muaviye b. Ebi Süfyan evlenmişti.

3) O, Mekke’de, dayısı Hars b. Hişam’ın (2) kızı Ümmü Hakim’le de evlenmişti.
Bu hanımından da Fatıma adında bir kızı olmuştu.

4) İslam öncesi dönemde o Ebu Ümeyye’nin kızı Kureybe ile de evlenmişti. Hicretle bu müşrik hanımı da Mekke’de kaldı ve Mümtehine suresi onuncu ayetinin inmesi üzerine Hz. Ömer (ra) Mekke’deki bu hanımıyla da evliliğe son verdi.

5) Medine’de, hicretin yedinci yılında, kırk beş yaşındayken, ensardan Asım b. Sabit’in genç kız kardeşi Asiye ile evlendi ve adını Cemile olarak değiştirdi.
Oğlu Asım bu kadından doğdu. Sonradan bu hanımı boşamıştı.

6) Hicretin 17. yılında elli beş yaşlarında iken, bu kez Hz. Ali (ra)’in, Hz. Fatıma’dan olma kızı Ümmü Gülsümle evlendi. (9-10 yaşlarında)
Bundan Zeyd ve Rukiye adlı bir oğlu ve bir kızı olmuştu. Her iki çocuk da fazla yaşamadılar.


....elbiselerden iyi bir elbise artakaldı. Yanında bulunan kim­selerin bâzısı Ömer'e:
— Ey Mü'minlerin Emîri, şunu da senin yanında bulunan Rasûlullah'ın kızına ver, dediler.
Ve onunla, Umer'in zevcesi olan Alî'nin kızı Ümmü Kulsüm'ü kasdediyorlardı.Buhari,Megazi:22



7) O, Yemenli bir hanım olan Lüheyye / Lihye ile evlenmişti.
Bundan Abdurrahman el-Asğar (Küçük Abdurrahman) doğdu. Bu kendisine hicretin 14. yılında içki haddi vurulan oğludur ve “Ebu Şahme” diye de bilinir.

8) Amcaoğlu Zeyd b. Amr’ın kızı Atike ile de evlenmişti.
Atike Medine’de Zübeyir b. Avam tarafından boşanınca, Hz. Ömer (ra) onunla evlenmişti.







ÇALIŞMALARI:

İlk defa bir takvimin kullanilmasina Hz. Ömer zamaninda ihtiyaç duyulmus ve böylece Hicret esas alinarak olusturulan takvimle devlet Islerinde tarihleme açisindan ortaya çikan problemler ortadan kaldirilmistir .

Para basması: Islâm devleti, bagimsiz bir devlet olmasina ve çok genis bir cografî sahayi kaplayan ekonomik faaliyetlerin yürütülmesine ragmen, kullanilan paralar yabanci kaynakliydi. Irak ve iran bölgelerinde Fars dirhemleri; Suriye ve Misir taraflarinda da Bizans dinarlari tedavülde bulunmaktaydi. Bu durum o devirde henüz hissedilmeye baslanmamis olsa bile, bir ekonomik baski tehlikesini beraberinde getirmekteydi. Hz. Ömer'in, devleti müesseselere kavusturup yapisini saglamlastirmaya çalisirken, bu duruma da müdahale etmemesi düsünülmezdi. O, Hicri 17 de para bastirarak piyasaya sürdü.
Hz. Ömer (r.a), Hadis rivayeti konusunda çok titiz davranmistir. O, Peygamber (s.a.s)'den hadis rivayet eden bazi kimseleri sorguya çekmis, onlardan rivayet ettikleri hadisler için şahid istemisti. Hz. Ömer'in kendisinden bes yüz otuz dokuz hadis rivayet edilmistir .

Hayber yahudilerini ve hırıstiyanları Eriha ve Teyma'ya sürmüştür.Teymâ, Ara­bistan'ın kuzeyinde Şâm ile Vâdfl-Kurâ arasmda Medîne'nin 350 km. kuze­yinde bir şehirdir. Erîha, Kudüs'ün 20 km. kuzeydoğusunda, Lût Denİzi'nin kuzeybatısında bir kasabadır.


Müellefe-i kulûbu Kaldırması: Müellefe-i kulûbun bir uygulama olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'in devrinde ve Hz. Ebubekir (r.a)'ın hilâfetinin ilk dönemlerinde devam ettiği bilinmektedir. Hz. Ömer (r.a), Hz. Ebubekir (r.a)'in hilâfeti zamanında İslâmiyetin ve müslümanların kuvvetlendiği gerekçesi ile, artık bu sınıfa zekât vermeye ihtiyaç kalmadığını belirterek bu sınıfa zekât verilmesine karşı çıkmıştır. Hz. Ömer (r.a)'in bu hareketi, Hz. Ebubekir (r.a) ve diğer sahabeler tarafından da tasdik edilmiştir. Hz. Ömer (r.a)'in bu müdâhalesi ile bu sınıf, zamanımıza dek yürürlükten kalkmıştır.

Feth edilen toprakların gazilere dağıtımını kaldırdı: Önceden feth edilen yerler gazilere paylaştırılıyordu.Ömer bu toprakları devlete veya sahiplerine bırakarak tüm herkesin bu topraklardan yararlanmasını sağladı.TOPRAK ferdin değil, DEVLET'in MALI sayılıyordu. Tarıma elverişli boyutlarda bölünüyor, ve şahıslara tahsis ediliyordu. Eğer o kişinin oğlu yine çiftçilik ile uğraşırsa, toprak onda kalıyor, uğraşmaz ise alınıp uğraşacak başka birine veriliyordu.

Muta nikahını resmen yasakladı:



FAZİLETİ:
Hadisler :
"Güneş, Ömer'den daha hayırlı bir kimse üzerine doğup batmadı"    Tirmizi, Menakıb, 
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle dua etmişti: "Allahım, İslâm'ı şu iki şahıstan sana en sevgili olanla aziz kıl: Ebu Cehil ile veya Ömer İbnu'l-Hattab ile Bunlardan Allah'a daha sevgili olanı Ömer'di"    Tirmizi, Menakıb, 
"Gökte bir melek bulunmasın ki Ömer'e saygı duymasın. Yeryüzünde ise bir şeytan bulunmasın ki Ömer'den kaçmasın" (Suyûtî, a.g.e., 133)
"Ebu Bekr ve Ömer benim nazarımda, bir baş için göz ve kulak mesabesindedir." hadis( Münavi, Feyzu'l-Kadir 1, 189)

Hz. Peygamber (asv)'in "İkinizle beni takviye eden Allah'a hamd olsun." dediği de rivayetler arasında gelmiştir. (Usdü'l-Gabe, 6, 10.)

"Ebu Bekr ve Ömer istişare sırasında bir meselede ittifak edip birleştiler mi asla itiraz etmem"  (Heysemi, Mecmeu’z-Zevaid, 9, 53)


Hz. Ömer şöyle demiştir: "Rabbime üç şeyde muvafık düştüm: Makam-ı İbrahim'de, hicab'da ve Bedir esirlerinde"


Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer hakkında İbnu Abbas: Hz. Peygamber (aleyissalâtu vesselâm)'in "iki havarisi ve iki veziri" olarak tavsif eder (İbnu Kesir, Tefsir, 3, 143). ifadesini kullanır.


Abdullah İbnu Ömer'in ifadesiyle ortaya çıkan bir meselede herkes bir görüş beyan ederken Hz. Ömer bir başka görüş beyan edecek olsa meseleyle alâkalı olarak gelen ayet her seferinde Hz. Ömer'i te'yid etmiştir(İbnu Hacer, Fethu'l-Bari, Kahire, 1959, 2, 51)


Kendi beyanına göre üç, İbn­i Hacer'e göre on beş, İmam­ı Suyutî'nin tahkikine göre ise yirmi bir defa Hz. Ömer'in düşüncesi istikametinde ayet­i kerimelerin nüzul etmesi demektir. Rabbani hükme muvafık düşen Hz. Ömer'in görüşlerinden bazıları şunlardır:
1) Makam­ı İbrahim'in namazgah edinilmesi.
2) Ezvâc­ı tâhirâtın tesettüre bürünmesi:Peygambere ,evine her türlü kişinin girip çıktığını bu nedenle eşlerinin herkese görünmemesini söylediğinde inen ayet:  "Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.Ahzab:53"
3) Ezvâc­ı tâhirâtın kıskançlık adına birleşmeleri üzere "O'nun Rabbi sizleri boşar ve sizden daha hayırlı zevcelerle değiştirir." demesi ve aynı çizgide ayetin gelmesi. (Buharî, Salât, 32; Müslim, Fedâilü's­Sahabe, 24)
4) Bedir esirlerine ne yapılacağı hakkında, istişare esnasında arz ettiği görüşü. (Enfal, 8/67)
Bedir Savaşı sonrası Allah Rasûlü (sas) elde edilen esirlere ne yapılması gerektiği hakkında ashabıyla istişare etti. Esir meselesi o güne kadar Müslümanların ilk defa karşılaştıkları bir durumdu. Bu konuda Allah'tan gelen bir beyan da yoktu. Hz. Ebu Bekir esirlerin fidye karşılığı salıverilmesi görüşünde olduğunu söyledi. Hz. Ömer ise "Ben Ebu Bekir'in görüşünde değilim. Bunlar Kureyş'in liderleri, imamları, komutanları. Onun için bana, Ali'ye, Hamza'ya en yakınlarımızı ver, onları öldürelim. Ta ki Allah, akrabamız bile olsa müşriklere karşı kalplerimizde bir sevgi taşımadığımızı bilsin." dedi. Allah Rasûlü, Hz. Ebu Bekir'in görüşüne göre hareket etti. Ve devamını Hz. Ömer anlatıyor. "Ertesi gün Allah Rasûlü'nün yanına gittim. Yanında Ebu Bekir vardı ve beraber ağlıyorlardı. Israrla niye ağladıklarını sordum. Allah Rasûlü nihayet alınan fidyeler karşılığında şu ayetin indiğini söyledi: "Yeryüzünde ağır basıp (küfrün belini kırıncaya) kadar, hiçbir peygambere esir bulundurması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin için ebedî olan) ahireti istiyor. Allah, Azîz'dir, Hakîm'dir." (Enfal, 8/67)

5) Meşhur münafık Abdullah b. Übeyy b. Selul üzerine, Hz. Peygamber'in cenaze namazı kılmamasını istemesi. (Tevbe, 9/84)
6) İçki hakkında kesin ve net bir hükmün gelmesini istemesi. (Mâide, 5/90)
7) İnsanın yaratılışını anlatan ayeti ilk defa dinlerken Allah'ın kudretine hayranlığın ifadesi olarak kendinden geçip, ayetin fezlekesini aynen söylemesi. (Mü'minun, 23/14)
8) İfk hadisesinde kendisi ile istişare eden Hz. Peygamber (asv)'e bunun bir iftira olduğunu söylemesi ve aynı ifadelerle ayetin nüzulü. (Nur, 24/16)
9) Hz. Peygamber (asv)'in hükmüne razı olmayan kişiyi öldürmesi, bunun üzerine Hz. Ömer'in haklılığına delâlet eden ayetin inmesi. (Nisa, 4/65)
10) Cibril'e "Bizim düşmanımızdır." diyen Yahudilere karşı Hz. Ömer'in söylediği aynı sözlerle ayetin nazil oluşu. (Bakara, 2/98)



HZ ÖMER'E YAPILAN ELEŞTİRİLER:

Hz.Fatıma'dan ve Ali'den zorla biat alması,kötü  davranması ,Fatıma'nın evini yakması ,çocuğunu düşürmesi:


Hz. Ali’nin (a.s) halis yaranlarından olan “Suleym İbn Kays” bu konu hakkında kendi kitabında şöyle yazmaktadır:

Ömer, ateş isteyerek onunla evi tutuşturdu. Sonra kapıya yüklenerek onu açtı ve içeri girdi! Hz. Fatıma (s.a) Ömer’in tarafına gelerek “Ey Babacığım! Ey Resulallah! Diye feryat etti. Ömer kılıcını kınında olduğu bir şekilde kaldırarak Hz. Fatıma’nın yanına (kaburgasına) vurdu. Hz. Fatıma feryat ederek “Ey babacığım!” diye bağırdı. Bu sırada Ömer kamçısını çıkararak Hz. Fatıma’nın koluna vurdu. Hz. Fatıma ‘Ey Resulallah! Ömer ve Ebu Bekir senin geride bıraktığına ne kadar da kötü davranıyor’ diye feryat etti.

Bu sırada Hz. Ali (a.s) yerinden sıçrayarak Ömer’in yakasından tutarak onu hızlı bir şekilde çekerek kaldırıp yere vurdu. Burnuna ve boynuna vurdu. Onu öldürmeyi istedi, ancak Allah Resulünün (s.a.a) sözünü hatırladı ve ona buyurmuş olduğu vasiyet aklına geldi ve şöyle buyurdu: “Ey Suhak’ın oğlu! (Ömer’in babası Hattab’ın annesinin adı) Muhammed’i peygamberlikle şereflendirdiği Allah’a yemin olsun ki eğer ilahi mukadderat ve peygamberin benimle olan ahitleşmesi olmasaydı, evime giremeyeceğini çok iyi biliyordun.” (Süleym İbn Kays Hilali’nin, ‘ölüm tarihi, 80 hicri’ kitabı, s. 568)Not: Şii kaynak



Ömer öfkelenerek Ali’nin evininin kapısını yakarak içeri girdi. Fatıma (s.a) Ömer’in tarafına gelerek “Ey Babacığım! Ey Resulallah! Diye feryat etti. Ömer kılıcını kınında olduğu bir şekilde kaldırarak Hz. Fatıma’nın mübarek yanına (kaburgasına) vurdu. Sonra kamçısını çıkararak Hz. Fatıma’nın koluna vurdu. Hz. Fatıma “Ey Babacığım!” diye feryat etti. Hz. Ali (a.s) yerinden sıçrayarak Ömer’in yakasından tutarak onu hızlı bir şekilde çekerek kaldırıp yere vurdu. Burnuna ve boynuna vurdu. (Alusi Bağdadi, Allame Ebu’l Fadl Şahabuddin es- Seyyid Mahmut ‘Ölümü 1270 hicri’ “Ruhu’l Meani fi Tefsiri’l Kur’an el- Azim ves’ sebu’l Mesani, c. 4, s. 124, Daru ihya’u turas el- Arabi, Beyrut)Not: Sünni kaynak

Ayrıca;

Ehli sünnetin meşhur muhaddislerinden İbn Ebu Şeybe (159-235), “el- Musannef” adlı kitabında sahih senetle şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah’tan (s.a.a) sonra halk Ebu Bekir’e biat ettiği sırada Hz. Ali ve Zübeyr Hz. Fatıma’nın evinde oturup konu hakkında istişarelerde bulunmaktaydılar. Bunu duyan Ömer İbn Hattab, dışarı çıkarak Fatıma’nın yanına gelerek dedi ki: “Ey Allah Resulünün kızı! Vallahi insanlar arasında bize en sevgili kişi babandır. Babandan sonra ise bize en sevgili kişi sensin. Allah’a yemin ederim ki bu sevgi, bu kişilerin senin evinde bir araya gelerek toplandıkları sırada evini ateşe vermeleri için emir vermeme engel değildir!” Ömer bunları deyip gittikten sonra Hz. Ali ve Zübeyr, Hz. Fatıma’nın yanına geldiler. Hz. Fatıma (s.a) Hz. Ali ve Zübeyr’e hitaben şöyle söyledi: “Biliyor musunuz? Ömer buraya gelerek eğer siz, bir daha burada bir araya gelecek olursanız siz içinde olduğunuz sırada evi yakacağına Allah’a yemin edip gitti. Allah’a yemin ederim ki! Yemin ettiği şeyi yerine getirecektir!”[Müsennef, İbn Ebu Şeybe, c. 8, s. 572, Kitabu’l- Meğazi.]